Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde, 3,5 şiddetinde meydana gelen deprem, başkentlilerde paniğe neden oldu. Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Süleyman Pampal, depremi değerlendirdi.
1944 YILINA DİKKAT ÇEKTİ
Prof. Dr. Pampal, “Ankara’nın depremselliğine baktığımız zaman, çevresinde bulunan aktif ve yıkıcı deprem üretme potansiyeli olan faylardan başlamak gerekir” dedi. Bunlardan, Kuzey Anadolu fayının, Bolu-Gerede civarından geçen parçasıyla 1944’te 7,4’lük deprem ürettiğini hatırlatan Pampal, bu depremin, Ankara il sınırları içerisinde yaklaşık 350 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtığını ve hasara neden olduğunu belirtti. Prof. Dr. Pampal, şunları söyledi:
“ANKARA, TEHLİKE SINIRLARI İÇİNDE YER ALMAKTADIR”
*Daha önce 1668’de Bolu-Erzincan arasının kırıldığı Kuzey Anadolu fayında ‘Büyük Anadolu Depremi’ olarak bilinen depremde Ankara’nın çok ciddi hasar gördüğü ve can kayıplarına uğradığı kaydedilmektedir.
*Yani Kuzey Anadolu fayı, Ankara’yı etkileyecek mesafede bulunuyor. Onun dışında, Tuz Gölü fayı diyebildiğimiz Niğde Bor’dan başlayıp Aksaray, Şereflikoçhisar, Haymana’ya kadar gelen gene aktif bir fay ve 7 üzeri deprem üretme potansiyeli olan bir fay.
*Deformasyon hızı biraz yavaş olmakla birlikte bu da tarihsel dönemde yıkıcı depremler üretmiştir ve Ankara, bu fayın, tehlike sınırları içinde yer almaktadır.
“7 VE ÜZERİ DEPREM ÜRETME POTANSİYELİ OLAN FAY”
*Bir başkası, 1938’de kırılıp Ankara’da hasarlara yol açmış olan Akpınar fayı. Kırıkkale civarındaki faylar aktiftir, 6,8’lik deprem üretmiştir. Güney Batı’da Eskişehir-İnönü fay zonu diye bildiğimiz fay hattına ait parçalar, Ankara’nın çevresinde 7 ve üzeri deprem üretme potansiyeli olan faylardır.
*Ankara, bunların etkisinden muaf değildir. Üstelik de yakın geçmişte ve uzak geçmişte de 1668 ve 1944’te, bunları Ankara yaşamıştır. Kaldı ki o dönemde Ankara’nın yapılaşması, nüfus yapısı, son derece de sınırlıdır. Yani 1944 depreminde Ankara’nın nüfusu 250 bin civarındadır.
*Bugün olduğu gibi çok katlı, ağır yapım ilkelerine uyulmadan, mühendislik hizmeti almadan, yönetmeliklere uygun olmayan bir şekilde inşa edilmiş yapılar da yoktur.
4 FARKLI FAY ZONUNA VURGU YAPTI
Ankara’da bugün meydana gelen 3,5 şiddetindeki depremin merkezinin Yenimahalle civarı olduğunu kaydeden Pampal, Gölbaşı fayı, Elmadağ fayı, Dodurga fay hatlarının 3 ila 5, hatta 5’in biraz daha üzerine çıkacak depremler üretme potansiyeli olan aktif hatlar olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Süleyman Pampal, şöyle konuştu:
*Yani Ankara kent merkezinin yakın çevresindeki faylar, çok sayıda var, aktif fay var ama bunlar deprem üretme potansiyeli olan faylar değil. Bugün yaşadığımız gibi 3,4 bilemedin 5 şiddetine kadar büyüklükteki depremler zaman zaman mümkündür.
*Çok sık deprem olmamakla birlikte yılda birkaç türden depremi Ankara yaşamaktadır. Ankara için tehlike kaynağı, çevresindeki, konuşmanın başında belirttiğim, 4 farklı fay zonudur. Tuz Gölü, Kuzey Anadolu, Eskişehir-İnönü ve Akpınar fayları gibi. Buralarda daha önce Ankara’ya yakın mesafede 5-6 arası büyüklükte depremleri de 2000’li yılların başında yaşadık.
*Ancak Ankara içinde, merkezinde büyük hasara neden olmadılar. Bu, bundan sonra olmayacakları anlamına gelmez çünkü Ankara’nın yapı stoku maalesef ‘Ankara, deprem tehlikesinden muaf’ zannedildiği için uzun yıllar deprem tehlike haritalarında beyaz gösterildiği için depreme dayanıklı oluşmamıştır. Tam tersine depreme dayanıksız oluşturulmuştur.
“ANKARA’NIN DA ZEMİNLERİ OLDUKÇA KÖTÜDÜR”
Ankara’nın zeminlerinin, “alüvyon ve Ankara kili” diye bilinen zeminlerden oluştuğunu ifade eden Pampal, “Tüm Türkiye’de olduğu gibi Ankara’nın da zeminleri oldukça kötüdür. Tamamı demiyorum ama yarıya yakın aşağı yukarı. Alüvyon ve Ankara kili diye bildiğimiz zeminlerden oluşur ve maalesef kötü yapılaşmada bu tür zeminler üzerinde gelişmiştir” ifadelerini kullandı. Pampal, şunları kaydetti:
*Ankara’nın belli kesimlerinde kaya zeminler, sağlam zeminler olmakla beraber zayıf zeminler üzerine çok katlı, ağır yönetmelik hükümlerine uyulmadan yapılmış bir yapı stoku var. Bunun dışında, son birkaç yıl içinde, Ankara’da merkezi semtlerde gözlemlediğim olumlu bir gelişme de var. İstanbul’a oranla daha da iyi buluyorum.
*Ancak merkezi semtler, özellikle belirtmek isterim, kentsel dönüşüm çalışmaları çerçevesinde, hızlı çalışmalar görüyorum. Şimdi Tuz Gölü fayı oldukça uzun yıllardır kırılmamış. Oldukça fazla enerji biriktirdiğini varsayabiliriz.
*Ancak ne zaman olacağını bilemeyiz. Kuzey Anadolu fayı 1944’te Gerede civarında kırıldığı için o fayın tekrar kırılması şu anda söz konusu değil.
BOLU VE MARMARA DEPREMİ…
Pampal, 1999’da yaşanan Bolu ve Marmara depremlerini hatırlatarak, “17 Ağustos 1999’dan 3 ay sonra, Kaynaşlı depremi yaşandı. Geçen yıl da bölgede kırılan parça oldu ama Bolu’nun içinden geçen ve 6-7 civarı deprem üretme potansiyeli olan bir parça var. Eğer orası kırılırsa özellikle Ankara’nın kuzeybatı kesimlerinde, Bolu tarafına düşen kesimleri, maalesef depreme dayanıklı olmayan yapı stokunun önemli bir kısmı bu kesimlerde bulunmaktadır, etkilenecektir. O bakımdan önümüzdeki dönemde şu tarihte deprem olur demek mümkün değildir. Olabilecek kaynaklar bellidir. Ne zaman olacağını bilmek mümkün değildir ama 7’nin üzerinde deprem üretme potansiyeli var bu faylarda. O bakımından Ankara’nın da tüm Türkiye’nin olduğu gibi yapacağı şey riskleri azaltmaktır” diye konuştu.
“PROJELER OLARAK HAYATA GEÇİRİLMESİ LAZIM”
Riskleri bir an önce azaltmak için eldeki imkanların, kentsel dönüşüm çalışmaları olduğuna işaret eden Pampal, “Bu çerçevede, çalışmaları hızlandırmak lazım” dedi.
İstanbul’da deprem olacağı konuşulduğu zaman insanların Ankara’ya veya Türkiye’nin başka yerlerine göç ettiklerini, eskiden beri toplum hafızasında “Ankara’da deprem olmaz” konusunun yer ettiğini belirten Pampal, “Ankara’da deprem olmaz konusu doğru değildir. Türkiye’nin depremden muaf santimetrekaresi yoktur. Biraz abartılı gelebilir ama doğrudur. Deprem, mesafe de tanımaz, illa bir yerleşim alanının altında kalan fayın kırılması gerekmez. Kaldı ki Ankara’yı söyledim. Dört tarafında yıkıcı deprem üretme potansiyeli olan faylar var. O bakımdan bir an önce Ankara’nın da kentsel dönüşüm yasası uygulamalarının hızlandırılmasına, çevreye yaygınlaştırılmasına, bildiğimiz bazı çok kötü stokların olduğu yerlerde, önemli, öncelikli projeler olarak hayata geçirilmesine ihtiyacı var.” değerlendirmesini yaptı.
More Stories
Çanakkale’de bir gemiye operasyon: Binlerce paket ele geçirildi
Malatya Esenlik personel alacak
Bursa karla mücadeleyi AKOM’dan takipte