Yeni Boya Teknolojisi ile Binalar Doğal Yollarla Serinliyor
Dünya genelinde elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 20’si, fan ve klima sistemlerine gidiyor. 2050’ye kadar bu ihtiyacın yüzde 45 artması bekleniyor. Üstelik büyük şehirler, “kentsel ısı adası” etkisiyle çevresine göre daha da sıcak hale geliyor. Bu da, özellikle düşük gelirli bölgelerde ölümcül sonuçlara yol açabilecek yeni çözümler gerektiriyor.
Popsci’in haberine göre uluslararası bir mühendislik ekibi ise yeni bir çözümle karşımıza çıkıyor: Hem yeni binalara hem de mevcut yapılara uygulanabilecek özel bir boya.
Günümüzde kullanılan bazı boyalar, güneş ışığını yansıtarak veya kızılötesi radyasyon yoluyla ısıyı uzaklaştırarak soğutma sağlayabiliyor. Ancak bu tür pasif soğutma sistemleri, çoğunlukla kuru ve güneşli bölgelerde işe yarıyor. Nemli hava ya da bulutlu günlerde etkinlikleri ciddi ölçüde azalıyor. Ayrıca bu soğutma türü, çoğunlukla sadece yatay yüzeylerde işe yarıyor.
Yeni geliştirilen CCP-30 ise bu sınırlamaları aşmayı başarıyor. Çin’deki Nanyang Teknoloji Üniversitesi öncülüğündeki ekip, ilhamını çimentonun sıvı tutma kapasitesiyle, vücudun “terleme” yoluyla serinlemesinden aldı.
Araştırmacılar, kalsiyum silikat hidrat içeren beyaz jel benzeri bir maddeyi nanometrik ölçekte daha gözenekli hale getirdi. Ardından bu özel boyayı küçük model bir eve uygulayıp, geleneksel dış cephe boyası ve piyasadaki ısı yansıtıcı boyayla kaplı diğer iki evle karşılaştırdı. Deney, Singapur’un sıcak ve nemli ortamında tam iki yıl boyunca sürdü.
Sonuçlar etkileyici: CCP-30, güneş ışığının yüzde 92’sini yansıttı, aldığı ısının yüzde 95’ini kızılötesi radyasyonla dağıttı. Gözenekli yapısı sayesinde yağmur suyunun yüzde 30’unu içinde tutarak, bu sıvıyı buharlaştırarak ek bir soğutma sağladı. Üstelik boya suyla doluyken bile ışığı yansıtma kapasitesini kaybetmedi.
İlk testlerde elde edilen sonuçlara göre bu boyayla kaplı binalarda yüzde 30-40 oranında elektrik tasarrufu sağlandı. Araştırmacılar, bu yenilik sayesinde boyanın yaşam döngüsü boyunca karbon etkisinin yüzde 28 daha düşük olabileceğini belirtiyor.
Yoğun ve nemli şehir bölgeleri başta olmak üzere birçok farklı iklimde faydalı olabilecek bu teknoloji, şehir yaşamını daha dayanılır hale getirebilir.